Geçtiğimiz günlerde Nilüfer’de faaliyet gösteren Simbiyoz Aktivite ile birlikte özel çocuklarda beslenme konulu bir seminer gerçekleştirdik. Çocuklarımız kuş yuvaları yaparken biz de annelerle beslenme hakkında sohbet ettik.
Çocuk beslenmesi başlı başına çok önemli bir konudur. Hele de çocuklarımız eğer özel çocuklarsa o zaman önemi daha da artar. Annelerimizden, onların doğru bildikleri yanlışları, uygulamalarını, zorlandıkları kısımları öğrendik, yapabilecekleri tarifleri ve neden beslenmeye dikkat etmeleri gerektiğini anlattık. Şimdi de sizlere biraz özel çocuklarımızda beslenmeden bahsedelim, daha fazla kişiye ulaşmış olalım. Özel çocuklar diyoruz da peki kim bu özel çocuklar ? Benim çalıştığım özel çocuklar ; otizm başta olmak üzere, down sendromlu ve mental retardasyonu olan çocuklarımız.
Otizmde beslenme
Otizm; nedenleri hala tartışma konusu olan, genel olarak 3 yaş civarında tanı konulan, yetişkinlikte de devam eden bir çeşit iletişim bozukluğu durumudur. Zeka geriliği çoğu otizmli çocukta yoktur ama bazı çeşitlerinde olabilmektedir. Otizm spektrum bozukluğu geniş bir yelpazedir. Hafif olan vakalar uygun bir beslenme ve özel eğitim ile tedavi edilebilmektedir.
Otizmli çocuklarımızda en çok görülen beslenme problemi ; karbonhidrat ve süt grubuna olan düşkünlük, paketli atıştırmalıkların aşırı yenmesi, tek tip renk veya dokuda besinlerin ( hep kırmızı meyveler yenmesi, sadece püre şeklinde besinlerin yenmesi gibi ) tercih edilmesi şeklindedir. Oysa ki, bağırsak yapılarındaki bozukluklar sebebiyle, tahıllar ve süt grubu tam sindirilmediği için ve paketli gıdalardaki kimyasal ve katkı maddeleri vücuttan tam olarak atılamadığı için, otizm tablosu gözlenmekte ve beslenme düzeltilmediği sürece de tablo ağırlaşmaktadır. Bu durum sadece çocukluk döneminde değil yetişkinlikte de devam edecek bir hal almaktadır.
İnsan vücudu, yediği besinler ile kendini hasta edebildiği gibi, yine yediği besinlerle kendini tedavi edebilme özelliğine sahiptir. Otizmde beslenme tedavisi de bunun en güzel örneğidir. Bu konuda annelere çok büyük bir rol düşüyor çünkü çocuklarımız yeme konusunda son derece inatçı olduğu için yeni beslenme alışkanlıklarını benimsetmek biraz zor oluyor. Çocuktan çocuğa değişmekle birlikte kararlı olunursa, genellikle 3 – 4 haftalık bir süreçte alışkanlıklar oturtulabiliyor.
Otizmde beslenmede ; glütensiz – kazeinsiz bir diyet, paketli gıdaların ve mevsim dışı beslenmenin olmadığı, doğal besinlerden oluşan, antienflamatuar bir beslenme sistemi kullanıyoruz. Çocuğun ihtiyaçları kan testleri ile belirlendikten sonra, yaşına ve hareket durumuna göre bir beslenme programı oluşturup, gerekli vitamin – mineral takviyelerini de yine en doğal olanlardan tercih ediyoruz. Sağlıklı besinlerle, çalışması yavaşlamış olan detoks mekanizmalarının yavaş yavaş harekete geçmesini sağlıyoruz. Hareketlenen detoks sistemi ile vücuttaki ağır metal yükünün azalmasını sağlıyoruz. Otizmin vücutta oluşturduğu tekrarlayan davranış, komut almama, ismine ve etrafa ilgisizlik, konuşmama gibi negatif durumlar, sağlıklı beslenme ile yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Beslenme tedavisi işe yarayacaksa ilk ay sonunda belli oluyor. Beslenme tedavisi 2 yıl sürüyor. 2 yıl sonunda yavaş yavaş yasaklanan besinler, beslenmeye ekleniyor ama asla sağlıksız beslenmeye geri dönülmüyor.
Down sendromunda beslenme
Down sendromuna sahip kişilerde kiloya meyil, kas zayıflığı, kalp hastalıklarına ve diyabete yatkınlık, troit bezinde yavaş çalışma, solunum problemleri, bağırsak problemleri , reflü gibi hastalıklar sık görülmektedir. Burada amacımız ; sistemsel sıkıntılardan dolayı oluşacak Otizmde gözlenen beslenme konusundaki inatçılık ve istediği verilmediğinde oluşan öfke nöbetleri down sendromunda da görülür. Yine karbonhidrat ve tatlı düşkünlüğü çoktur. Beslenme programları var olan sağlık veya hastalık durumuna, yaşa, cinsiyete, hareketliliklerine uygun şekilde ayarlanır. Mümkünse bir spora yönlendirilir. Yine en büyük sorumluluk annededir. İşte ben de o yüzden bu konuda eğitimler vererek annelerin beslenme bilgilerini arttırmaya çalışmaktayım.
Otizmde de down sendromunda da uygulanacak olan beslenmenin bütün ev halkı tarafından uygulanması, çocukların uyumunun daha kolay olmasını sağlar. Etrafta yenmemesi gereken besinlerin olmaması annelerin işini kolaylaştırır, çocukların da inadını azaltır. Görmediğini istemezsin mantığı ;)
Mental retardasyonda beslenme
Bazı besinlerin beynin çalışmasını yavaşlattığı, bazılarınınsa hızlandırdığı araştırmalarla kanıtlanmıştır. Beyin gelişiminin büyük bir bölümü anne karnında gerçekleşir fakat doğduktan sonra da ilk 3 yıl yine beyin gelişimi devam etmektedir. Dolayısıyla annelerin hamilelik dönemi beslenmeleri ve doğum sonrası ilk 3 yaş bebeklerini sağlıklı beslemeleri çok önemlidir. Beyin gelişiminde özellikle protein yetersizliği çok önemlidir. Vitamin – mineral yetersizlikleri de çocuklarda hafıza problemlerine, öğrenme güçlüğüne, iletişim bozukluğuna ve dikkat azalmasına sebep olmaktadır.
Sağlıklı bir beden kadar sağlıklı bir beyin gelişimi için de yeterli ve dengeli bir beslenmenin ilk aylardan itibaren yapılması gerekir. Çocuklarda asla yeter ki karnı doysun mantığıyla besin yönünden yetersiz makarna, pilav, ekmek, hamur işi, tatlı ağırlıklı bir beslenme benimsenmemelidir. Kompleks, her besin grubundan dengeli bir şekilde içeren, yeterli vitamin ve mineral içeriği olan bir beslenme programı ile çocuklar büyümelidir.