Online
Randevu

HİPERAKTİVİTE


Hiperaktif Çocuklarda Beslenme

Son yıllarda adını daha çok duymaya başladığımız bir rahatsızlık var : Hiperaktivite. Önceden benim çocuğum biraz hareketli derdi anneler. şimdi hareketli çocuğun adı hiperaktif oldu ? mu acaba ? gelin önce bir bakalım bu hiperaktivite ne demekmiş?

Hiperaktivite; 7 yaşından önce başlayan, azalmış veya bozulmuş dikkat, dürtüsellik ve hiperaktivite ile karakterize bir çocukluk çağı ruhsal bozukluğudur. Önceden sadece fazla hareketli ya da yaramaz dediğimiz çocuklar değişti. Artık çocuklar sadece fazla hareketli değil, aynı zamanda dikkat eksikliği ve konsantrasyon bozukluğu oluştu ve çocuklar dürtülerine göre hareket etmeye başladı. Tabiki bu durum başta mental gelişimleri olmak üzere ilerleyen dönemde toplum kurallarına uyma, adaptasyon ve okul başarılarını negatif etkilemekte, hiperaktif çocuklar zeka problemi olmadığı halde beklenilen başarıları gösterememektedirler. 

Verilen ilaçlara rağmen çocukta bir ilerleme olmuyor mu? Birşeyler ters gidiyor belliki. Acaba nedir? Belki de hiç aklına gelmeyen birşey hiperaktiviteyi alttan alttan tetikliyor. Haydi biraz daha derine inelim o zaman.

Yapılan araştırmalar beslenmenin hiperaktiviteyi direk etkilediği yönünde. Beslenme ve hiperaktivite ilişkisi araştırıldığında iki tip diyet karşımıza çıkmaktadır: 'Batılı' ve 'Sağlıklı' 


Batı tarzı beslenme; fast food ağırlıklı, işlenmiş besinler, paketli gıdaların fazlaca tüketildiği, besin öğesi, vitamin ve mineral bakımından fakir, karbonhidrat ve yağ bakımından zengin beslenmedir.

Sağlıklı beslenme; yeterli ve dengeli beslenme, besin öğesi, vitamin ve mineral yönünden zengin besinlerle beslenme.

Yapılan araştırmalar Batılı tarz beslenmeyi hiperaktiviteyle ilişkili bulurken, sağlıklı beslenme ile hiperaktivite arasında ilişki bulunamamıştır. Hiperaktif çocuklar sağlıklı beslenmeye başladıklarında semptomlarda azalma görülmüştür. Özellikle gıda katkı maddelerinin hiperaktif çocuklarda semptomları arttırdığı gözlenmiştir.


Batı ülkeleri mutfaklarında, yaklaşık %75 oranında işlenmiş gıda ürünleri tüketildiği varsayılarak bu ürünlerle kişilerin her yıl yaklaşık 5-6 kg katkı maddesi aldığı hesaplanmıştır.Tüketimdeki bu hızlı tırmanmaya paralel olarak katkı maddelerine karşı gelişen ve çok değişkenlik gösteren yan etkilerde de artma gözlemlenmektedir. Tıpkı son yıllarda hiperaktivite teşhisi alan çocuk sayısında görülen artış gibi.


Hiperaktiviteye yol açan gıda katkı maddeleri nelermiş bir bakalım:
Tartrazin (E101), genellikle alkolsüz içecekler içinde kullanılan bir renklendiricidir.
Eritrosin (E127), çocuk şekerlemelerinde bol miktarda kullanılır.
Karameller(E150), kolalı içecekler,cips, ekmek, sos ve daha birçok gıda maddesinde de vardır.
Benzoatlar (E210-E219), koruyucu.
Monosodium glutamate (MSG) (E221), çorbalar, soslar ve et ürünlerinde lezzet verici olarak kullanılır. 
Aspartam , tatlandırıcı.
Sükroz , tatlandırıcı.

Peki hiperaktif çocuğun beslenmesi nasıl olmalı?

- Sevgili anne ve babalar çocuğunuzdaki hiperaktivitenin iyileşmesi için önce yeme alışkanlıklarını düzeltmeniz gerekmekte. Bunu tek başına yapamıyorsanız mutlaka bir diyetisyenden yardım almalısınız. Çünkü hiperaktif çocuk tedavi edilmezse hiperaktif bir yetişkin halini alacaktır ve hayatında başetmesi gereken çok daha fazla sorunla ama gelişmemiş sosyal becerilerle hayattaki başarısı da düşük olacaktır.
- Hiperaktiviteye yol açtığı araştırmalarla desteklenmiş gıda katkı maddelerini içeren besinlerden uzak durulmalı.
- Günde 3 ana öğün ve 1-2 ara öğünlü,sağlıklı ve yeterli bir beslenme planı düzenlenmeli. 
- Öğün saatleri düzenli ve aynı saatlerde olmalı.
- omega-3 ve EPA/DEHA çoklu doymamış yağ asitlerinin hiperaktiviteyi iyileştirici etkisi gözlenmiştir. Bu yüzden haftada 2 gün balık yenmeli, çocuk balık sevmiyorsa takviye olarak beslenmesine eklenmelidir.
- Çocuğun kilo fazlası varsa sağlıklı ve yeterli bir beslenme ve spor programıyla yaşına uygun bir hızda kilo verimi sağlanmalıdır.
- Çocuğun zayıflık problemi varsa hiperaktivitesini tetiklemeyecek bir beslenme düzeniyle sağlıklı bir şekilde kilo alımı sağlanmalıdır.
- Çocuğun beslenmesi asla kendi insiyatifine bırakılmamalı, kendisine yararlı besinler yavaş yavaş sevdirilmeye çalışılarak verilmeli, zararlı besinlerden de uzaklaşması yine yavaş yavaş çocuğu sıkmadan gerçekleştirilmelidir.
Bu tedavi süreci uzun soluklu ve sabır gerektiren davranış değişikliği esaslı bir tedavidir. Sevgili anne ve babalar bu süreçte sinirlenebilirsiniz, ama sakin olup yavaş yavaş ilerlemelerle sonuca ulaşmaya çalışın. Unutmayın herşeyin bir zamanı vardır.
 





Sağlıklı Beslenirsen İlaca Gerek Yok, Sağlıksız Beslenirsen İlacın Faydası Yok!
Haydi Kendine Bir Şans Ver...

İletişime Geçin