1) Otizm görülme sıklığını arttıran faktörler nelerdir ?
Anne karnında teratojenlere ( bebekte anomalilere sebep olan toksik maddeler ) maruz kalma, hamilelikte alkol – sigara kullanımı veya sigara dumanına maruz kalma, viral enfeksiyonlara maruz kalma, hamilelikte stres yaşama otizm görülme sıklığını arttırır.
2) Otizmin nedenleri nelerdir ?
• Tek gen polimorfizmleri ; birden fazla genin bozuk ve ya tembel olması, özellikle detoks mekanizmasında ve enzimlerin çalışmasında etkili olan genlerin
• Yaşamın erken yıllarında sıklıkla antibiyotik alınması sonucu bağırsak florasının bozulması ve bağırsağın geçirgen hale gelip ( sızıntılı bağırsak ) kana geçmemesi gereken toksin ve ağır metallerin, sindirilmemiş proteinlerin kana geçmesine izin vermesi
• Ağır metaller ve diğer kimyasal toksik maddeler
• Enfeksiyonlar ( kızamık, HHV6, CMV, streptococcus, clostridia, borrelia ( kene ) , candida ( pamukçuk )
• Doğum öncesi, sırası ve sonrasında oksijensiz kalma ve beyin kan akımında azalma olması
Genetik yatkınlıkları nedeniyle, toksinler ve enfeksiyonlarla yeterince baş edemeyen çocuklarda, bir dizi birbirine bağlı mekanizmanın bozulmasıyla otizm tablosu gelişmektedir.
Bağırsak florasının bozulması ile toksinler ve üreyen patojen mikroorganizmalardan çıkan metabolizma artıkları sindirim sisteminde yaygın iltihaba yol açmaktadır. İltihap yüzünden bağırsak hücrelerinin geçirgenliği artarak, normalde kana geçmeyen toksinler kana geçer, bu toksinler beyin ve sinir dokusunda yerleşir.
Diğer taraftan, bağırsak hücrelerinin fonksiyonu bozulduğu için, taşınması, taşıyıcı proteinlere bağlı olan vitamin, mineral ve diğer besin maddeleri yeteri kadar kana geçmemektedir. Bunun sonucunda, çok sayıda vitamin, mineral ve besin maddesi eksikliği gelişmektedir. Yağların sindiriminin azalması ile yağda eriyen vitaminler de yeteri kadar kana geçememektedir. Sonuçta bunlarla ilgili yetersizlik belirtileri ortaya çıkmaktadır.
3) Aşı ile otizm arasında bağlantı var mıdır ?
2003’ te Danimarka’da yapılan bir araştırma, 1961 – 1970 arasında yaşamın ilk 15 ayında, aşılamaya bağlı toplam etil civa maruziyeti 200 microgram iken, 1970 – 1992 arasında ilk 10 ayda toplam maruziyet 125 microgram olarak gerçekleşmiştir. 1992 sonrasında ise aşılardan Thimerosal kaldırıldığı için aşılamaya bağlı maruziyet olmamıştır. Buna karşın, otizm yaygınlığı 1990’ a kadar sabit kalırken, 1990 sonrasında giderek artan bir yükselme göstermiştir.
Yine 2006 ve 2008’ de Kanada ve ABD’ de Thimerosalin aşılardan çıkarılması sonrasında otizm yayılımında yükselmenin devam ettiği görülmüştür.
4) Çocuğunuzun otizmli olduğu kaç yaşında anlaşılabilir ?
Otizmli çocukların çoğu erken bebeklik çağında tamamen normal olmaktadır. Belli bir süre ( genellikle 6 – 18 ay ) geçtikten sonra hastalık belirtileri ortaya çıkmaya başlıyor.
Otizmli çocukların % 75’ inde gecikme belirtileri 1 yaş civarında başlamaktadır. % 25’ inde ise belirtiler 2 veya 3 yaşında başlar. Otizmli davranışlar, 2 yaşında 1 yaşa göre daha belirgindir, 3 yaşında ise 2 yaşa göre daha belirgin olur. Bu sebeple uzmanlar tanı koyma aşamasında hemen tanı koyamamakta ve genellikle 3 yaş civarında tanı koyulmaktadır.
5) Otizmli çocuklarda beslenme nasıldır ?
Otizmli çocuklar arasında yeme bozukluğu % 90 oranında görülmektedir.
Yapılan bir çalışmada, 3 – 11 yaş grubu otizmli 53 çocuk ve otizmli olmayan 58 çocuğun beslenme durumu incelenmiştir. Otizmli çocukların sağlıklı çocuklara göre 4 kat daha fazla besini reddettikleri ve daha az besin çeşidi tükettikleri bulunmuştur.
Tüketilen besin çeşitliliği az olduğu için otizmli çocuklarda besin yetersizliği daha yüksek oranda görülmüştür.
6) Otizmli çocukların düşkün olduğu besinler nelerdir ?
86 otizmli çocuğun beslenme durumunun değerlendirildiği bir çalışmada, çocukların % 70’ inin hergün süt ve süt ürünleri tükettiği, % 74,4’ ünün de hergün ekmek ve tahılları tükettiği bulunmuştur.
7) Otizmli çocuklarda sık görülen sindirim problemleri nelerdir ?
Kronik diyare ( sürekli ishal ) , aşırı gaz, kabızlık, reflü, besin intoleransı, kusma, karında şişlik, karın ağrısı, kötü kokulu dışkı.
Otizmli çocuklardaki mide-bağırsak şikayetlerinin, sağlıklı yaşıtlarına göre 4 kat, kabızlık ve ishalin 3 kat, karın ağrısının 2 kat fazla olduğu gözlemlenmiştir.
Otizmli çocuklarda mide-bağırsak problemleri sinirlilik, uyku bozukluğu, kendine zarar verme ve saldırma gibi davranışların ortaya çıkmasına ya da şiddetlenmesine sebep olduğu gözlemlenmiştir.
8) Otizmli çocuklarda görülen vitamin – mineral yetersizlikleri nelerdir ?
• C vitamini
• B1 vitamini ( tiamin )
• B3 vitamini ( niasin )
• B6 vitamini ( pridoksin )
• B12 vitamini ( metilkobalamin )
• Biyotin
• A vitamini
• D vitamini
• K vitamini
• E vitamini
• Pantotenik asit
• Folik asit
• Selenyum
• Magnezyum
• Çinko
• Lityum
• Omega 3 yağ asitleri
9) Glütensiz ve kazeinsiz diyetin otizmli çocuklara etkileri nasıldır ?
Glütensiz ve kazeinsiz diyetle, iletişim, dikkat, motor beceriler, öğrenmeye yanıt, kaygı, uyku düzeni ve sinir atakları üzerinde olumlu gelişmeler sağlandığı görülmüştür.
Glütenin tekrar diyete eklenmesi ile de dil ve iletişim becerilerinin kötüye gittiği, saldırganlık hali ve hiperaktivitenin arttığı görülmüştür.
10) Otizmde beslenme tedavisi nasıl oluyor ?
Otizmli çocuklarda;
• Bağırsak geçirgenliği olduğu için ve sindirim tam olarak yapılamadığı için gluten ve kazein içeren besinler tam olarak sindirilemeden kana geçip beyinde morfin etkisi yaratıyor. Bu da çocuğun algılarının bozulmasına, çevresine karşı olan ilgisinin azalmasına neden oluyor.
Onun için öncelikle otizmi çocukların diyetinden gluten ve kazein içeren besinleri çıkartıyoruz.
• Bozulan bağırsak yapısını tedavi etmek için, probiyotik ve prebiyotik besinleri içeren bir beslenme planı oluşturuyoruz ve probiyotik takviyelerle destekliyoruz.
• Eksik veya hiç çalışmayan genlerden dolayı bazı vitamin ve minerallerin kanda eksik olduğu tespit edilirse, eksik olanları hem beslenme hem de yaşına uygun takviyelerle tamamlamaya çalışıyoruz.
• Yine eksik veya hatalı çalışan ya da çalışmayan genlerden dolayı bozulan veya yetersiz olan detoks mekanizmasından dolayı, vücutta toksin ve ağır metaller birikir. Bu birikimden dolayı sinir sisteminde aksaklıklar, konuşma-iletişim-sosyalleşme alanında eksiklikler oluşur. Bu birikimleri arttırmamak için, mümkün olduğunca doğal bir beslenme ve yaşam tarzına yönlendiriyoruz. Özellikle paketlenmiş ve işlenmiş gıdalardan uzak tutuyoruz. Kullanılan malzemelerin doğal olanlarını tercih ediyoruz, deterjan ve temizlik malzemeleri dahil vücutlarına toksik yük oluşturmayacak olanları kullandırıyoruz.
• Zamanla eksik olan vitamin, mineral ve besin öğeleri tamamlandıkça, özellikle detoks sistemleri çalışmaya başlayıp birikmiş olan ağır metaller ve toksinleri atabilecek noktaya geldiklerinde, doğal metal bağlayıcılarla ağır metal yüklerini de ortadan kaldırıyoruz.
Diyetisyen Gülen Akboyar